Yapağcılar

(Yüncüler)






Antep’te koyun yetiştiriciliğinin yaygın olması, koyundan elde edilen yapağı ve yünlerin önemli bir ticari sektör oluşturmasına imkân tanımıştır. Koyunun kırkılmasıyla elde edilen lifin ilk haline yapağı, temizlenmiş haline ise yün denilmiştir. Yapağı; yün tüccarları, yevmiye usulü çalışan kadınlar ya da aile üyeleri tarafından temizlenirdi.

Tüccarlar yünü, genelde daha uygun fiyatlı olduğu için yapağı (yıkanmamış) olarak satarlardı. Ekonomik durumu iyi olanlar ise yıkanmış yünü tercih ederlerdi. Yün yıkama her ailenin yılda en az bir defa kalkıştıkları zahmetli bir işti. Her evin hanımı, kendi yününü kendi yıkardı.

Evlilik süreci içinde kız isteme merasimi yapıldıktan sonra ihtiyaç ne kadarsa o kadar yapağı alınmışsa, kız annesi çeyizi düzerken yıkama işine geçerdi. Yün yıkama işi zahmetli, emek isteyen bir işti. Yün yıkama, meyve sebzelerin bol olduğu ilkbahar aylarının sonlarında yapılırdı.

Nurgana Küçükpınar’ın üst tarafında köye doğru, büyük bir tut ağacının altında özel bir yün sekisi vardı. Kahvelipınar’da ise ortası oyuk bir çınar ağacı altında yün yıkanırdı. Nafak, Karpuzatan, Sazgın, Ağpınar, Değirmenlidere, Sakçagözü Şelalesi ve akarsuyun olduğu bölgelerde yün yıkanırdı.